ZİNCİRLER



Haber Vakti / 08.08.2025

İnsanı insan yapan iradesidir. Eğer bir insanın iradesi zayıfsa şeytana uyar ve bütün günahları işler. Günah işlemek nasıl ki nefsani bir zaafsa günaha girmemek için verilen mücadele de sağlam bir iradenin göstergesidir. İradeniz zayıfsa içki de içersiniz, kumar da oynarsınız, fuhuş da yaparsınız, rüşvet de alırsınız, sonunda nefsinizin kölesi olursunuz. İradeniz güçlüyse kimse size içki içiremez, kumar oynatamaz, fuhuş yaptıramaz, rüşveti teklif bile edemez, böylece nefsinizin efendisi olursunuz.

Son yıllarda toplumsal anlamda bir irade sapması yaşıyoruz. Allah'ın bize emanet ettiği, atalarımızın gözbebeği gibi sahip çıktığı güzel bir ülkemiz var. Şanlı bir tarihimiz, zengin doğal kaynaklarımız, verimli topraklarımız, bereketli ovalarımız var. Fakat bunlara sahip çıkacak ve bunları ileriye taşıyacak bir irade maalesef yok. Çünkü herkes günlük hesaplar peşinde koşuyor. Her gün birbirimizle uğraşmaktan yarınlarımızı düşünemiyoruz.

Farkında mısınız, hiç kimse sorumluluk almıyor. Temel gıda ürünlerine sürekli zam geliyor. Ev sahipleri kudurdu. İnsanların siyasete, ticarete, ekonomiye, adalete, medyaya güveni git gide azalıyor. Amirin memura lafı geçmiyor. Herkes başına buyruk olmuş. Herkes kraldan çok kralcı olmuş. Kimse burnundan kıl aldırmıyor. Sanırsınız ki, herkes mükemmel, herkes kusursuz... Aslında tarihimizden bihaber olan, günlük yaşayan, keyfimizden taviz vermeyen ve sürekli tüketmeye odaklanan bir toplum haline geldik.

Biz her alanda güçlü olmalıydık. Siyasette, ticarette, hukukta, eğitimde, sanatta ve edebiyatta dünya çapında başarılı olmalıydık. Bir başarı hikâyemiz olmalıydı ve destanlar yazmalıydık. Kültürde ve sanatta büyük hedeflere odaklanmalıydık. Asla dışa bağımlı olmamalıydık. Her konuda dışa bağımlı olmak demek irademiz ipotek altında demektir. İradesi ipotek altına alınan insanlar sağlıklı kararlar alamaz, haksızlık ve zulüm karşısında kararlı bir duruş sergileyemez.

Söz sahibi olduğumuzu zannettiğimiz televizyon kanalları sanat adı altında yapılan bütün kepazeliklere adeta çanak tutar vaziyete geldi. Gazetelerimiz övgü ile sövgü arasında bocalamaya devam ediyor. Sosyal medyanın kökü zaten dışarıda ve tam bir gayya kuyusuna dönüştü. Hâlbuki muhafazakâr insanların sinemada, televizyonda, görsel sanatlarda, öyküde, şiirde, romanda öncü olmaları gerekiyordu.

Mesela, "Nene Hatun'un hayatını anlatan bir film çekebilir misiniz?" deseniz "aman, Rusya ile kötü olmayalım" derler. "Mete Han'ın hayatını anlatan bir film çekebilir misiniz?" deseniz, "aman, Çin ile kötü olmayalım" derler. "Kût'ül-Amâre Zaferi'ni anlatan bir film çekebilir misiniz?" deseniz, "aman, İngiltere ile kötü olmayalım" derler. Çünkü sağlam bir irade yok. Bizim değerlerimiz, bizim kültürümüz, bizim kahramanlarımız televizyon dizilerine ve sinema filmlerine aktarılmıyor.

Siyasetçilerin iradesi ipotek altına alınmış. İşadamları kökü dışarıda olan borsaya mahkûm edilmiş. Bankalar küresel sisteme göre ayarlanmış. Ekonomik dengeler dövize endekslenmiş. Hukuk ve eğitim sistemi yamalı bohçaya dönmüş. Sanatçılar özgün eserler üretemez hale gelmiş, taklitçi olmuş. Şimdi anlıyor musunuz, Gazze'deki zulüm neden yıllardır bitmiyor? Şimdi anlıyor musunuz, ticarette hile ve dalavere neden engellenemiyor? Şimdi anlıyor musunuz, gazeteler ve televizyonlar neden "beşinci kol" faaliyeti olarak kullanılıyor? Şimdi anlıyor musunuz, ilimde, fende, sanatta neden dünya çapında başarılı olamıyoruz?

Haksızlık karşısındaki duruşunuz karakterinizi, tepkiniz iradenizi belli eder. Cüzi irade diye bir şey var. Zulme karşı bireysel anlamda insani bir duruş sergilemek bir erdemdir. Allah'ın lanetlediği Yahudiler Gazze'de dünyanın gözünün önünde katliam yapıyor. En son insani yardımlar dağıtılırken ekmek ve su alan insanları üzerlerine ateş açarak katlettiler. "Ey İsrail, bir daha Müslümanlara zulmederseniz karşınızda bizi bulursunuz" diyen bir lider(!) çıktı mı? O iradeyi görebildiniz mi? Herhangi bir İslam ülkesi lideri(!) Hazreti Ömer'in Kudüs Beyannamesi'nden bile bahsedemiyor. Hazreti Ömer'in hayatını bir film olarak çekecek iradeleri bile yok.

Bir zamanlar "Zincirler kırılacak, Ayasofya açılacak" diyorlardı. Ayasofya ibadete açıldı ama sizce zincirler kırıldı mı? Ayasofya ibadete açılalı 5 yıl oldu. Neden Ayasofya'yı anlatan bir film veya belgesel çekilmedi? Kıymetli edebiyatçımız Prof. Dr. Durali Yılmaz'ın "Aziz Sofi" romanını bir televizyon dizisi, bir sinema filmi veya bir belgesel olarak çekmek akıllarına gelmiyor mu? Yoksa öyle bir iradeleri kalmadı mı?

Her şey bir iradeye bakar. Böyle bir köşe yazısı yazmak da irade ister. Hani Hazreti Ömer Halife iken bir Cuma hutbesinde cemaate, "bir gün adaletten ve doğru yoldan saparsam bana ne yaparsınız?" diye sorduğunda yüksek sesle "seni kılıcımızla düzeltiriz" diyen sahabe var ya, işte biz de o sahabe gibiyiz. Şahit olduğumuz haksızlıklar ve şımarıklıklar karşısında elimizle, dilimizle ve kalemimizle dimdik durmaya çalışıyoruz. Her an kılıcımızı çekmeye hazırız ve şükürler olsun ki o irade bizde mevcuttur.


Bu köşe yazısı defa okunmuştur.