YAPAY



Haber Vakti / 05.02.2025

Hata yapmaz, hasta olmaz, üşümez, 24 saat kesintisiz çalışır, tatil yapmaz, sigorta istemez, ücret almaz, psikolojisi bozulmaz, homurdanmaz, dedikodu yapmaz, iftira atmaz, rüşvet almaz-vermez, tazminat istemez. Daha birçok özelliği var ama şimdilik bu kadarı yeter. Size meleklerden bahsetmiyorum, robotlardan bahsediyorum. Son yıllarda yapay zekânın ve robotların hayatımızı alt üst edeceğine dair herkes bir şeyler konuşuyor. İnsanımsı robotları konuştuğumuz kadar robotumsu insanları pek konuşmuyoruz.

İnsanı insan yapan edebidir, vicdanıdır, sağduyusudur, hoşgörüsüdür. Robotu robot yapan içindeki yazılımsa, insanı insan yapan da biraz önce bahsettiğim manevi değerlerdir. Güya robotlar hayatın her alanında olacakmış ve çocuklarımızı işsiz bırakacakmış. "Robotlar eleştirel düşünemezler, inisiyatif alamazlar, liderlik yapamazlar" diye düşünürken geçtiğimiz aylarda Güney Kore'de bir devlet dairesinde devlet memuru olarak çalışan robotun fazla mesaiden dolayı merdivenlerden kendini atarak intihar etmesini çok garipsedim.

Teknolojinin hızına ayak uydurmaya çalışırken her şeyi hızlı bir şekilde tükettiğimizi anlayamıyoruz. Cep telefonları ve bilgisayarlar üzerinden insanların zihinleri kontrol altına alındı. Yapay zekânın marifetlerini artık her alanda görüyoruz. Yapay gıdalar, yapay tatlandırıcılar derken, gün geldi, insanoğlu da yapaylaştı. Farkında mısınız, her konuda hile ve dalavere çevirdiğimiz için insanın insana güveni kalmadı. Aklımızı, fikrimizi, duygularımızı, alışkanlıklarımızı ve sorumluluklarımızı yapay zekâya devrettiğimizin bile farkında değiliz.

İnsanlık sıradanlaştığı için insanların gelecekte "gereksiz tür" olacağı söyleniyor. Hiçbir konuda sorumluluk almayarak özgürleştiğini sanan insanlar yapay zekânın yönettiği biyonik robotlara dönüşüyor. Her şeyi yapay zekânın yönettiği bir dünya düşünebiliyor musunuz? Doğruyu, yanlışı, iyiyi, kötüyü, güzeli, çirkini yapay zekâ mı belirleyecek? Umut, bereket, irade, emek gibi olgular tedavülden mi kalkacak?

İnsanoğlu ne yaparsa kendine yapıyor. Havayı, suyu, toprağı kirleten insanoğlu yapay zekâ ile imtihan olacak. Düşünebiliyor musunuz, yapay zekâ sizin istediğiniz her şeyi saniyeler içinde dijital bir içerik olarak size sunacak. Mesela dakikalar içerisinde şiir yazacak, roman yazacak, köşe yazısı yazacak, sunum hazırlayacak, rapor hazırlayacak, hatta öğretmen gibi ders verebilecek, avukat gibi duruşmalara katılabilecek.

Bugüne kadar duyduğunuz sahte doktor, sahte avukat, sahte öğretmen, sahte polis, sahte imam gibi haberleri isterseniz bir de bu açıdan düşünün. Çünkü insanoğlu manevi değerlerine sahip çıkmadı, sayıların büyüsüne kapıldı, fıtratına ihanet etti. İnsan olmak sayıyla değil, değerle ölçülür. Hayat sadece sayılardan ibaret değildir. Maalesef siyasetçiler, işadamları, ünlüler ve fenomenler her şeyi sayıyla ölçüyorlar.

Mesela, ülkemizde acilen çözülmesi gereken sorunlar var diyelim. Bu sorunları yetkililere ilettiğiniz zaman beyinlerine çip takılmış robot gibi "mesajı aldık, gerekeni yapacağız" diyorlar. Devlet dairelerindeki memurların herhangi bir mesele karşısında "ben memurum, sorumluluk alamam" demesi size de tuhaf gelmiyor mu? Allah'ın nimetlerini hoyratça istismar eden insanların elinden, gün gelir, Allah bütün nimetlerini geri alır.

Bunlar buzdağının görünen kısmı... Daha size 3D yazıcılardan, akıllı nesnelerden, esnek maddelerden, sanal gerçeklikten, nükleer enerjiden, sanal marketten ve sanal paradan bahsetmedim. Sanki bütün bunlar bilim kurgu senaryosuymuş gibi sağda solda "her yerde robotlar olacak, robotlar her yeri işgal edecek" söylemlerini duyduğumda şaşırmıyorum. Zaten edepsiz ve sorumsuz insanların robotlardan bir farkı kalmadı. Sonuçta robotlar da belleklerine yüklenen yazılımla çalışıyor. Peki, maaşını tıkır tıkır aldığı halde sorumluluk almaktan kaçınan tuzu kuru gafillere hangi yazılım yüklendi de, hatalarından zerre kadar utanmıyorlar.

Yapay zekânın her yere yayılmasından ziyade insanların yapaylaşması beni daha derin düşüncelere sevk ediyor. Her yerde sahte yüzler, sahte tebessümler, sahte ödüller, sahte alkışlar görmekten bıktık. Kendisini mesleğinin erbabı zanneden tiplerin sorumsuz ve şımarık hareketleri de insanları canından bezdirdi. Güya insan sandığımız tipler bile o kadar yapaylaşmış ki; gülüşleri yapay, yürüyüşleri yapay, eylemleri yapay, söylemleri yapay...

Yapaylaşan insanları gördükçe aramızdan ayrılan hakiki gönül insanlarını daha çok özlüyoruz. Muhsin Yazıcıoğlu, Ömer Lütfi Mete, Kadir Mısıroğlu, Şule Yüksel Şenler, Sezai Karakoç, Mehmed Kısakürek, Üstün İnanç, Hilali Hasanov Mahmutoğlu, Akif Emre, Hüseyin Kartal, Asım Gültekin, Yalçın Turgut Balaban ve daha niceleri... Mekânları cennet olsun, ruhları şâd olsun. O hakiki gönül insanlarından biri de 2004 yılında vefat eden merhum dedem Hasan Nail Canat'tı. Vefatının üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen onu çok özlüyoruz ve her daim rahmetle ve minnetle anıyoruz. Ruhun şâd olsun Dede.


Bu köşe yazısı defa okunmuştur.