![]() |
SEVERİM VEYA SEVMEM ![]() Haber Vakti / 25.02.2025 Son yıllarda değer yargılarımızın çok değiştiğini düşünüyorum. Kavramlar ve karakterler öylesine iç içe geçmiş ki, kimin ne olduğu ve ne yaptığı belli değil. Kim haklı, kim haksız, kim yalancı, kim dürüst, inanın ki, bunları ayırt edebilmek günden güne zorlaşıyor. "Zevkler ve renkler tartışılmaz" diyebilirsiniz ama işin aslı öyle değil. İnsanların gerçek yüzünü sevdiği ve sevmediği şeyler üzerinden anlayabilirsiniz. Takdir edersiniz ki, benim de sevdiğim ve sevmediğim bazı durumlar var. Müsaadenizle bunları sizinle paylaşmak istiyorum. İnandığı davaya ömrünü adayan ve duruşunu bozmayan mangal yürekli dava adamlarını severim. Davasına sadık kalmayan, rüzgâra göre hareket eden ve sözünde durmayan münafık karakterli tipleri sevmem. Paranın satın alamadığı ve ölümün bile yolundan döndüremediği mücahitleri severim. Parayı bulunca başının göğe erdiğini zanneden ve geçmişini bir çırpıda unutan gafilleri sevmem. Bir günah işlese bile bunu dürüstçe itiraf ederek Allah'a tövbe eden günahkârları severim. Bir sürü günah işlemesine rağmen hiç utanmadan Allah'ın huzuruna çıkan riyakârları sevmem. İnsanları can kulağıyla dinleyen, onlara gönül gözüyle bakan ve hiçbir karşılık beklemeden iyilik yapan güzel yürekli insanları severim. Kendisinden bir iyilik istendiği zaman sadece menfaatine göre hareket eden ve her şeyi maddiyatla ölçen fırsatçıları sevmem. Haksızlık kimden gelirse gelsin, haklıdan yana olan, haklının hakkını savunan cesur yürekli insanları severim. Akrabası, hemşerisi veya yakın arkadaşı haksız olsa bile haksızlık karşısında susan dilsiz şeytanları sevmem. Hangi makama gelirse gelsin, değişmeyen, dostlarını unutmayan ve geldiği makamın emanet olduğunu düşünen cevval insanları severim. Bir makama geldiği zaman evini, arabasını, eşini, dostunu ve en önemlisi karakterini değiştiren karaktersizleri hiç sevmem. Sanatın Allah'ın bir emaneti olduğunu düşünerek sanata değer veren alçakgönüllü ve asil sanatçıları severim. Sanatı ünlü olmak için bir vasıta olarak gören ve insanların sanata dair duygularını istismar eden şöhret budalası tipleri sevmem. Özgün eserler üreten şairleri, yazarları, senaristleri, müzisyenleri ve ressamları derin bir saygı duyarak severim. Yurtdışında daha önce başkalarının yazdığı, yönettiği ve oynadığı eserleri taklit ederek kendini sanat adamı(!) zanneden taklitçileri sevmem. İnsanları dil, din, ırk ayrımı yapmaksızın Yunus Emre misali "yaradılanı yaradandan ötürü sevenleri" severim. İnsanları dış görünüşüne ve takipçi sayısına göre değerlendiren şekilperest tipleri asla sevmem. Rus yönetmen, aktör ve yazar Andrey Tarkovski'nin "İnsan yeni doğduğunda zayıf ve esnektir. Öldüğünde ise kaskatı ve duygusuzdur" sözünü severim. "Dünya mükemmel olmadığı için sanat vardır" sözünü sevmem. Ülkesinin başarısı için gece gündüz demeden ter döken, yüzde yüz yerli ve milli olmanın mücadelesini veren ve kadim Anadolu medeniyetinin sorumluluğunu yüreğinde taşıyarak geleceğe umutla bakan gençleri severim. Doğduğu ülkeyi beğenmeyen, vatanının kıymetini bilmeyen, sürekli Batı ülkelerine imrenerek kendini çağdaş zanneden ve her yerde ülkesini kötüleyerek aşağılık kompleksinden kurtulamayan ezikleri sevmem. Vatanı, bayrağı, milleti sözkonusu olduğu zaman gözünü bile kırpmadan şehadete koşan kahramanları severim. Güya vatansever gibi hamaset yapıp vatan hainleriyle fikren aynı safta duran ikiyüzlü sahtekârları hiç sevmem. Hayatın iman ve cihattan ibaret olduğunu, Hak ile batılın savaşının kıyamete kadar süreceğini unutmayan ve bunu şiar edinen hakiki Müslümanları severim. Allah'ın rahmetinden ve gazabından bihaber yaşayan, Müslümanlara zulmedenlerin gücünden ve lobisinden korkan miskin minder Müslümanlarını hiç sevmem. Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (S.A.V.) "Kişi sevdiği ile beraberdir" diye buyurmuş. Yediğinize ve içtiğinize dikkat ettiğiniz kadar sevdiklerinize ve sevmediklerinize de dikkat etmenizi tavsiye ederim. Uzun lafın kısası, seversiniz veya sevmezsiniz, işte ben de böyle bir insanım. |