![]() |
|
HİDAYET YILI ![]() Haber Vakti / 30.10.2025 Yıllar çok hızlı geçiyor. Size 1980'ler veya 1990'lar desem yüzünüzde bir tebessüm oluşur. 2000'ler veya 2010'lar desem yine gülümsersiniz. Ancak 2020'ler desem aynı şekilde gülümsemeyebilirsiniz. Çünkü 2020'den sonra ülkemiz ve dünyamız için hiç de iyi gelişmeler olmadı. Salgın hastalık süreci, savaşlar, ekonomik krizler, depremler, seller, yangınlar ve katliamlar ardı ardına geldi. Bazen insanların bir umutsuzluk girdabında meçhule doğru sürüklendiğini düşünüyorum. Eskiden insanların yaşama umudu sanki daha fazlaydı. Son yıllarda şahit olduğumuz olaylar sizin de dikkatinizi çekiyordur. Toplumsal bozulmanın etkisiyle ahlaki çöküş gittikçe derinleşiyor. Yalan, ırkçılık, hile ve emanete hıyanet "meslek" haline gelmiş. Akrabalık ve dostluk bağları kopuyor, cehalet ve zulüm yaygınlaşıyor, adaletsizlik ve fitne çoğalıyor. Seller, yangınlar ve depremler artıyor. İçki, kumar, fuhuş illeti aileleri ve gençleri paramparça ediyor. Kibir, haset, riya, dünya sevgisi ve ölüm korkusu insanları insanlıktan çıkarıyor. Peki, böyle bir dönemde neler yapmamız gerekiyor? İmana ve takvaya sarılmalıyız. Namaz kılmalıyız, oruç tutmalıyız, zekât vermeliyiz ve sürekli Allah'ı zikretmeliyiz. Güzel ahlaklı olmalıyız. Günahlarımızdan dolayı tövbe ederek Allah'tan bağışlanma dilenmeliyiz. El-emin olmalıyız, adil davranmalıyız, merhametli olmalıyız, emanete ihanet etmemeliyiz. Rüşvetten ve torpilden uzak durmalıyız. Münafıklara ve fasıkların getirdiği haberlere karşı çok dikkatli olmalıyız. Edepli ve iffetli olmayı kendimize şiar edinmeliyiz. "Bunları söylemek kolay" dediğinizi duyar gibiyim. Şeytan kendisini dost ve veli edinen insanların nefsine adeta taht kurup oturmuş. Dünya sevgisi, mal, mülk, servet ve şehvet tutkusu birilerinin aklını başından almış. Vehn hastalığı İslam âleminin üzerine ölü toprağı gibi çökmüş. Ayetlerin, hadislerin, atasözlerinin, deyimlerin, hikmetli öğütlerin hiçbirinin ciddiye alınmadığı bir dönemde çaresizlikten dem vurmamalıyız. İster istemez ülkemize karşı içeride ve dışarıda oynanan oyunları, toplumun ruh halini, İslam âleminin zaaflarını düşünüyorum. Mesela Gazze'de 2 yıldır katliam yapılıyor. Güya Müslüman sandığımız İslam ülkeleri bile her açıdan ablukaya alınmışken dünya ayağa kalktı. Gazze dediğimiz yer 365 kilometrekarelik bir toprak parçasıdır. İstanbul'un Arnavutköy ilçesi kadar bile değil. Gazzeliler canları pahasına vatanlarını savunarak adeta yedi düvele meydan okudular. Onların direnişiyle İslamofobia bitti, siyonizmin gerçek yüzü ortaya çıktı. Bunları düşünürken aklıma bir fikir geldi. 2021 Yunus Emre ve Türkçe Yılı, 2022 Süleyman Çelebi Yılı, 2023 Âşık Veysel Yılı, 2024 Emekliler Yılı, 2025 Aile Yılı ilan edilmişti. 2026 yılını da "Hidayet Yılı" ilan edelim. Mesela kamu kuruluşlarına "çilehane" yapılsın. O kurumlarda çalışmasına rağmen memlekete hayrı olmayanlar tefekkür, ibadet ve dua için bir süreliğine inzivaya çekilsinler. Belki bu vesile ile rahatı terk ederler, az yerler, az uyurlar, az konuşurlar. En azla yetinmeyi, sabretmeyi, şükretmeyi ve acılara direnmeyi öğrenirler. "Hidayet Yılı" vesilesiyle yayınevleri dini kitaplar yayınlasın ve bunu her yerde ücretsiz dağıtsın. Camilerde vakit namazlarından sonra halka açık sohbetler yapılsın. İslamiyet her yönüyle her yerde anlatılsın. Siyonizme karşı müminler bilinçlendirilsin. Şuurlu müminlerden olalım. Bunları yaparken hiç kimseyi kırmayalım, üzmeyelim, yargılamayalım. Kötü alışkanlıklarından kurtulmak isteyenler için "Hidayet Yılı" bir fırsat olsun. Allah ile kulları arasında bir tövbe kapısının olduğunu anlatarak bütün günahkârları tövbe etmeye davet edelim. Birileri "eyvah, şeriat geliyor" diye ortalığı karıştırmaya çalışabilir. Onlara da şefkatle ve samimiyetle yaklaşalım. Doğrularını ve yanlışlarını uygun bir dille anlatalım. Birlik ve beraberlikten başka çaremiz olmadığını ısrarla dile getirelim. İslamiyet ile müşerref olmak isteyenlere de sevgiyle ve saygıyla yaklaşalım. 365 kilometrekarelik Gazze'yi işgal etmek için 730 gündür katliam yapan Yahudilere karşı en azından bu şekilde dimdik duralım. Yoksa Gazze'ye insani yardım ulaştırmak sadece birkaç gemiyle olacak iş değil. Elin oğlu Savunma Bakanlığı'nın adını Savaş Bakanlığı diye değiştiriyor. İslam âlemi bir araya gelip "Cihat Bakanlığı" kuramıyor. Bari 2026 yılını "Hidayet Yılı" ilan edelim de, üzerimizdeki ölü toprağını kaldıralım. Gazzeli kardeşlerimiz için farklı bir çabamız olsun. Bilge Kral Aliye İzzetbegoviç'in "Ne yaparsanız yapın ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır" sözünü de unutmayalım. Eğer 365 günde bunu başarabilirsek İslam âleminin birlik ve beraberlik içinde hareket etmesine ve yeniden dirilişine vesile olabiliriz. 2026 yılı "Hidayet Yılı" ilan edilirse ben de bu kadar sert yazılar yazmayacağım. Her ne kadar "Ebu Cehil'den beri kâfire hasret kaldık" diyen bir dava adamının torunu olsam da; sizlere mevsimlerin, bitkilerin, renklerin insanlar üzerindeki etkilerini anlatırım. Bazen de tarihimizdeki şanlı kahramanları, tanımaktan onur duyduğum cesur yürekli dava adamlarını anlatırım. Yeter ki, İslam âlemi olarak "Hidayet Yılı" vesilesiyle Allah'a yönelelim, tövbe edelim, günahlarımızdan arınalım ve emrolunduğumuz gibi dosdoğru olalım. |

